20 Nisan 2016 Çarşamba

Lokumun Tarihi ve Bilinmeyen Faydaları

Lokumun Tarihi


Sadece Türkler için değil; bu lezzet artık dünyaya mal olmuş kült bir yiyeceğe dönüşmüş durumda. Tabi bu gelişim günümüze dayanmıyor. Napolyon’un Türk lokumu hastası olduğunu veya Picasso’nun konsantrasyonunu yükseltme amacıyla lokum yemeyi tercih ettiğini biliyor muydunuz? 
Gerek kahve yanında atıştırmalık olarak, gerekse evimize gelen misafirlere bir ayrıcalık göstergesi olarak tercih edilen Türk lokumu, dünyada TurkishDelight olarak anılmakta malumunuz. Günümüzde bu sözcük, neredeyse tüm dünya genelinde kullanılan bir deyim haline evirilmiş durumda. Sevimli bir yavru kediden iyi görünümlü bir kadına kadar sevimli, tatlı ve naif görüntüye sahip olan varlıklar için Avrupa ve Amerika’da Turkish Delight sözcüğü kullanılmakta. Aynı zamanda bu sözcük ‘kolay para’ gibi ifadeler için de yaygın şekilde kullanılmakta.
Kız isteme merasimlerinden bayramlara kadar toplumumuzda çok radikal bir değerde tutulan mucize tatlı lokumun tarihi ile ilgili bir araştırma yaptığımızda sonucun oldukça heyecan verici olduğunu fark ettik.
 

İçeriğinde su, nişasta ve şeker gibi çok basit malzemeler bulundurmasına rağmen son zamanlarda bilhassa İngiltere’de oldukça popüler bir duruma gelmiş durumda. Bunun en önemli sebeplerinden biri ise ünlü İngiliz yazar C. S. Lewis’in yazdığı bir roman ve akabinde romana çekilen, çok popüler olan bir sinema filmi. Bu yayınların ardından zaten Avrupa’da kabul gören şöhreti daha da büyüdü ve hakkında gazetelerde makaleler, televizyon dizilerinde lokum ile alakalı sahnelere kadar popüler kültür malzemesi haline evirildi. Birçok popüler gazete, lokumun tarihi ve lokum ile uygulanan değişik tatlı tariflerine kadar makaleye yayınlarında yer verdi. Dolayısıyla son birkaç sene içerisinde Avrupa’daki lokum satışları, bilhassa süpermarket satışlarıyla %300 oranında artış gösterdi.
Ünlü yazar Dickens da bir kitabında lokum ile ilgili bir bölüm yazdı. Burada Yunanlıların lokumu sahiplenmesi ve bunun gerekçelerine dair bilgilendirmeler var. Söz konusu kitapta belirtilen bilgilerin neredeyse hepsi kusursuz doğrulukta. Diğer her Türk ve Yunan yemeği gibi lokum da paylaşılamayan bir değer durumunda. Bunun yegâne sebebi ise tarihte Osmanlı Devleti’nin çok büyük bir coğrafyaya egemen olması diyebiliriz. Mersin’den çıkan tantuni nasıl şu an Türkiye’nin her noktasında satılıyor veya Adana Kebabı’nı dilediğimiz yerde yiyebiliyorsak Türk lokumu da aynı şekilde; Osmanlı topraklarının uzandığı her bölgede ortak bir yiyecek olarak kabul edilmiştir. Dolayısıyla ne Yunanlıların, ne Sırpların, ne de Türklerin ‘bu yemek bize ait, size değil!’ şeklinde çıkışıyor olması aslen etik değildir. Ancak illa ki bir memlekete bağlanacaksa; Osmanlı Devleti’nin ortadan kalktığını, yerine Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulduğunu hesaplamak için çok iyi matematik yeteneklerine ihtiyacımız olmayacaktır.
Yazının başında Napolyon ve Picasso gibi dâhilerin lokumu çok sevdiklerini belirtmiştik. Bu bilgi de Dickens’ın kitabında yer alan lokum ile ilgili kısımda belirtilmiş.
Lokum kelimesi, Osmanlıca’da rahat ul-hulküm olarak dile getirilen; anlamı gırtlak / boğaz rahatlatan olan sözcükten türemiştir. İlk keşfi akabinde üretimi 1500’lü yıllarda Anadolu’da başlamış, ardından 1700’lü yıllara doğru Osmanlı medeniyetinin egemen olduğu tüm topraklara yayılmış. İngiliz bir seyyahın tesadüf eseri denk gelmesi ve lezzetine hayran kalmasıyla birlikte 1800’lü yıllarda Avrupa’da da yayılmaya ve üretilmeye başlanmış. Lokumlar pazarlanırken de Turkish Delight olarak lanse edilmiş. Dolayısıyla günümüzde Delight yerine Turkish Delight; yani Türk Lokumu olarak bilinirliğini devam ettirmekte.
1700’lü yıllarda, Kastamonulu bir girişimci olan Hacı Bekir Efendi, yemek üretimiyle ilgilenmiş; 1777 senesinde ise İstanbul’a göç ederek Bahçekapı’da bulunan bir dükkân satın almış. Burada lokuma vizyon katan Hacı Bekir Efendi, lokumun bölgedeki kurumsal bilinirliğine çok büyük katkılar sağlayıp çok çeşitli lokum ürünleri üreterek hem ün, hem de para kazanmış

Bu şöhret, Hacı Bekir Efendi’ye saray kapılarını aralamış; dönemin padişahı tarafından sarayın ‘şekercibaşı’sı olarak görevlendirilmiştir. Kastamonu’daki üretimlerinde genellikle bal, pekmez ve un malzemelerini kullanmış, günümüzde tükettiklerimizden çok daha farklı lezzetlerde lokumlar satmıştır.
17. yüzyılda İstanbul’daki imalatlarında deneysel bir üretime karar vererek, ülkeye nişasta ve rafine şekerini getirmiş ve bu malzemeler ile lokumlar üretmiştir. Ancak o dönemlerde bunu lokum olarak değil; Kelle Şekeri ismiyle adlandırmıştır. Kısa da olsa bu ürün kelle şekeri ismiyle bir müddet anıldı. Lezzet ve görüntü farklılıkları olan kelle şekeri ismi bir süre sonra tekrar lokuma dönüşmüş ve günümüzdeki durumuna evirilmiştir.
Halen daha üretimlerine devam eden Hacı Bekir, aynı dönemde lokum piyasasına giriş yapan Cemilzade gibi markalar ile birlikte yüzyılları aşkın süredir çeşitli şekerlemeler ve lokumlarıyla üretimini sürdürmekte.

Lokumun Faydaları

Birçoğunuz lokumun faydaları mı olur diyebilir. Ancak içeriğinde şeker, nişasta ve su gibi malzemeler barındıran lokum, enteresan şekilde çok büyük faydalara sahip bir mucize besin aynı zamanda.

 
Böbrek hastalarının kanlarında yüksek değerlere sebebiyet veren, çeşitli atık maddeleri vücudun atamamasıyla birlikte rahatsızlanmalarına sebep olan bazı durumlar var. Bunlardan birisi ise proteinli gıdalar. Böbrek rahatsızlığı olan insanlara lokumun iyi geleceğini tahmin eder miydiniz?

Proteinli gıdaların tüketilmesinin ardından vücut, besini yakmaya çalışır. Kreatin, ürik asit gibi maddeleri böbrek rahatsızlığı olan insanların bünyesi yakmakta güçlük çeker. Dolayısıyla rahatsızlıkları tetiklenir ve hastalığın büyümesine zemin hazırlar. Lokum, içeriğinde nişasta ve yüksek karbonhidrat oranları sayesinde vücudun bu maddeleri yakmasında ona yardımcı olur. Bilhassa vanilya veya kakaolu lokum tercihler bu konuda son derece etkili.

Ayrıca ilginçtir ki lokum, vücuttaki yara tedavilerinde ve çıban gibi cilt rahatsızlıklarında da son derece etkin bir tedavi edici özelliğe sahip.
 

Şu soruyu şimdiden duyar gibiyim: E peki lokumun zararları nedir, yok mu hiç bunun günahı?
Elbette içeriğinde nişasta ve şeker bulundurduğu için lokumun zararları da azımsanmayacak kadar fazla. Karbonhidrat, vücudun deyim yerindeyse taşıyıcı kolonudur. Lokumun içindeki karbonhidrat oranının da son derece yüksek seviyelerde olduğunu düşünürsek son derece besleyici bir gıda olduğu aşikâr. Ancak fazla tüketilmesi, bu karbonhidratların vücut tarafından depolanmasına ve aşırı kilolara sebep olacaktır. Dolayısıyla lokumu yerken aşırıya kaçmamakta; ayarında yemekte fayda olacaktır.
Aynı zamanda pazarlarda veya marketlerde satılan açık lokumlara dikkat etmek gerekiyor. Açık lokumun zararları saymakla bitmez. Lokum, yapışkan bir besin olduğu için havadaki tüm pislikleri bünyesinde kabul eder ve lezzetli, sevimli birer tehlike topuna dönüşür. Dolayısıyla açık almamanız gereken ürünlerin başında lokum da geliyor.
 
Bazı değerlerimiz vardır, hep korkarız bir gün kaybedeceğiz diye. Ama Türk lokumu artık dünya tarafından öyle bir konuma gelmiş durumda ki biz reddetsek dahi peşimizi bırakmayacak bir Türk değeri halinde. Lokumu yaşatmak için değil kendi lüksümüz için lokum tüketimine devam etmeli, sevdiklerimize verdiğimiz değeri öbürsü gün solacak bir çiçek ile değil; lokum ile vermeliyiz.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder